10358,50%0,26
40,15% 0,22
47,03% 0,08
4336,36% 1,24
6897,23% 0,94
Siyonist rejimin Gazze'de sürdürdüğü soykırım saldırıları bir kez daha yürek yaktı. Dün gece, Gazze'nin orta kesimindeki Şuara' Sokağı'nda bulunan bir apartman dairesi hedef alındı. Saldırıda, esaretle başlayan hayatını direnişle sürdüren Yusuf ez-Zekk şehit oldu. Yusuf, 2008 yılında annesi Fâtıma ez-Zekk ile birlikte siyonist rejimin zindanlarında dünyaya gelmişti.
O, dünyaya geldiğinde bile özgür değildi. Annesi 2007 yılında, hamile haldeyken tedavi için Batı Şeria'ya gitmeye çalışırken Beyt Hanun kontrol noktasında işgalciler tarafından tutuklanmıştı. Fâtıma ez-Zekk, aylar sonra Yusuf'u cezaevinde doğurdu. Ne doktor vardı ne de güvenli bir doğum ortamı… Doğumdan hemen sonra annesinin elleri ve ayakları yatağa kelepçelendi.
Bu acı dolu doğumun adı Yusuf oldu. O, dünyaya gözlerini zindanda açan en küçük esir olarak hafızalara kazındı. Yıllar sonra özgürlüğüne kavuştuğu topraklarda, işgalci rejimin hedefi oldu.
Annesi Fâtıma ez-Zekk oğlunun naaşına son kez sarılırken milyonların hafızasına kazındı. Bir anne, oğlunu önce zindanda doğurdu, sonra enkaz altında toprağa verdi…
Sağlık Bakanlığı, son 24 saatte siyonist rejimin Gazze'ye yönelik hava saldırılarında en az 61 Filistinlinin şehit olduğunu, 231 kişinin de yaralandığını duyurdu. Şehitler arasında birçok kadın, çocuk ve yaşlı da bulunuyor.
Yusuf ez-Zekk'in şehadeti, işgalcilerin özellikle esir geçmişi olan aileleri ve sembol isimleri hedef aldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Gazze'de süren bu sistematik katliam, sadece bir halkın bedenini değil, hafızasını ve onurunu da hedef alıyor.
Yusuf artık bir isim değil; bir halkın unutulmaz direniş sembolü. (İLKHA)