Tarih: 22.05.2025 16:32

Çukurova Üniversitesi öğrencileri "Gazze çocuk mezarlığına döndü, daha neyi bekliyorsunuz"

Facebook Twitter Linked-in

Çukurova Üniversitesi öğrencileri, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı duyarlılık oluşturmak amacıyla yürüyüşler ve etkinliklerle seslerini yükseltti.

Yürüyüşün ardından öğrenciler, yaşadıkları duyguları İLKHA mikrofonuna anlattı.

Öğrencilerden Onur Durmuş, duyarlı öğrenci sayısının azlığına rağmen mücadelelerini kararlılıkla sürdürdüklerini ve tüm dünyanın dikkatini bu zulme çekmek istediklerini belirtti.

Yaşanan zulme karşı sessiz kalmanın büyük bir vicdansızlık olduğunu vurgulayan Fırat Acar Tekin, İslam ülkesi liderlerinin bu konuda daha aktif olması gerektiğini ifade etti.

Gazze’deki soykırımın insanlık sorunu olduğunu dile getiren Seyfullah Tosyalı, sadece İslam ülkelerinin değil, tüm dünya kamuoyunun tepki göstermesi gerektiğini dile getirdi.

Son olarak, Tahir isimli öğrenci, zaferin yakın olduğuna inandıklarını söyleyerek, boykot çağrısında bulundu ve Müslümanların bu konuda daha hassas davranması gerektiğini vurguladı.

“Maalesef duyarlı öğrencilerimizin sayısı çok az”

 Çukurova Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Alparslan Türkeş Üniversitesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü öğrencisi Onur Durmuş, Gazze halkına destek olmak amacıyla üniversite öğrencileri olarak çeşitli etkinlikler düzenlediklerini ifade etti. Durmuş “Bizler üniversite öğrencileri olarak sürekli Filistin halkının, Gazze halkının ve mazlumların sesi olmak için belirli aralıklarla yürüyüş düzenleyip, fotoğraf sergileyip arkadaşlarımıza bu anların hatırlatılması için mücadele gösteriyoruz. Adana'da üniversite öğrenci sayımız yaklaşık olarak 60 bin. Maalesef duyarlı öğrencilerimizin sayısı çok az. Onlara ulaşmak için çaba gösteriyoruz. Yürüyüşlerimizin, haykırışlarımızın sebeplerinden biri de hem dünyaya bu zulmü duyurmak, sessiz kalmadığımızı insanlara göstermek hem de sessiz kalmak için mücadele gösteren, vicdanlarının üzeri toprak bağlamış olan arkadaşlarımızın vicdanlarının üzerindeki toprağı atmak. Biz onları aslında suçlamıyoruz. "Bilselerdi yapmazlardı" düşüncesiyle onlara hatırlatmak amacıyla buraya geliyoruz.” dedi.

"Karınca misali safımız belli olsun"

Durmuş, üniversite yönetiminin de kendilerini desteklediğini belirterek “Elimizden geldiğince sesimiz gür çıktıkça bu haklı mücadelemizi duyurmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizler isteriz ki tüm dünyadaki Müslümanlar olarak bir araya gelelim, kardeş olalım. Müminler kardeştir; biz bir araya gelince Allah'ın izniyle birlikte çok daha büyük işler yapacağımıza inanıyoruz. Adana'daki 60 bin öğrencinin 50 bini bir araya gelse tüm dünyayı yerinden oynatabiliriz. Biz elimizden geldiğince mücadele edelim, karınca misali safımız belli olsun. İslam ülkelerinin liderlerine yine biz bir çağrı yapıyoruz; vicdanlarının susmaması, bu zulme karşı sessiz kalmamalarını kendilerinden istiyoruz. Bizler gençler olarak sokakta isek, bugün üniversitede, yarın Adana'nın sokaklarında zulme karşı haykırıyorsak, İslam ülkesi liderlerinin de bu konuda bizden çok daha üstün imkânlara sahip olduğunu biliyoruz. Bu zulme sessiz kalmayın, gelin birlikte haykıralım sesimizi.” ifadelerini kullandı.

“En büyük ziyanda olanlar İslam ülkelerinin liderleridir”

 ÇÜ İletişim Bilimleri öğrencisi Fırat Acar Tekin ise, yaşanan zulme karşı sessiz kalınmasının büyük bir vicdansızlık olduğunu söyledi. Tekin “Şu an dünyanın sessiz kaldığı, zulmün arşa ulaştığı ve birliğin henüz tam anlamıyla sağlanamamasının üzüntüsü içerisindeyiz. Bizler Müslüman kardeşlerimizin, zulüm altındaki bütün kardeşlerimizin yanında olmak zorundayız. Bunu bir diriliş meselesi görüyorum, insanlık ayağa kalkmalıdır. Bizler Müslümanız, Allah ‘müminler ancak kardeştir’ buyuruyor. Eğer kardeşlerimiz zulüm görürken sessiz kalıyorsak azap tepemize çöker. Herkesi bu zulme karşı direnişe davet ediyorum. Bence şu an en büyük ziyanda olan İslam ülkelerinin liderleridir. Bir İslam lideri, Müslüman ülkenin lideri, politik anlamda Filistin'in yanında duracak şekilde politikalar yürütmüyorsa, Müslümanlığından da liderliğinden de ar etmesi gerekir.” şeklinde konuştu.

"Dünya kamuoyunun sessiz kalması çok zalimce"

“O zulmü yapanlar bize de yapar, bu insanlığın meselesidir” diyen ÇÜ İlahiyat Fakültesi son sınıf öğrencisi Seyfullah Tosyalı, etkinliğe katılmaktan onur duyduğunu belirterek “Dünyanın gözü önünde 3 maymun oynanarak böyle bir soykırım uygulanıyor. Dünya kamuoyunun sessiz kalması çok zalimce. Avrupa'da ve diğer ülkelerde halklar bu noktada daha duyarlılar. Onlar da sadece üst kademeler suskunluk içerisinde. Özellikle İslam ülkelerindeki liderlerin bu suskunluğu ne dine ne de insanlığa uygun. Ne yazık ki yeni jenerasyonda ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ fikri var. Bu tür eylemler bizler için de bir ses çıkartmadır. Bugün o zulmü yapanlar bizlere gözlerini hiç kırpmadan yaparlar. Bu insanlığın sorunudur, sadece İslam'ın değil.” dedi.

“Gazze çocuk mezarlığına döndü, daha neyi bekliyorsunuz?”

ÇÜ İlahiyat Fakültesi öğrencisi Halil Yorulmaz ise Gazze'de yaşanan vahşetin bir soykırım olduğunu belirtti. Yorulmaz “Bugün Gazze'de çok yoğun bir şekilde insanlık dramı ve soykırım yaşanıyor. Soykırımı gerçekleştirenler belli. Terör örgütü İsrail tarafından Gazze'deki kardeşlerimize, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden, taş üstünde taş bırakmadan, vahşet verici şekilde bir soykırım yaşatılıyor. Günümüz dünyasına baktığımızda Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler aynı şekilde standart uyguluyor. İslam ülkelerine açıkça şunu söylüyorum: Gazze çocuk mezarlığına döndü, daha neyi bekliyorsunuz? Her gün biraz daha Gazze'deki çocukların, kadınların ölmesini mi bekliyorsunuz? Bu çok acınası bir durum. Rabbimden Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakmamasını niyaz ediyorum.” ifadelerini kullandı.

"İmanımız buraya getirmiyorsa kendimizi sorgulamamız lazım"

Yorulmaz, etkinliklere ilginin az olmasını da eleştirerek “Globalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Eğer burada bir konser var denseydi burada 200-300'leri toplayabilirdik ama ne yazık ki Filistin, Doğu Türkistan, Arakan ve mazlum coğrafyada zulüm gören kardeşlerimiz olduğu zaman maalesef böylesi bir acınası durumla karşı karşıya kalıyoruz. Kopukluk buradan başlıyor. Birlik beraberli bir nebze olsun buradan başlıyor. Şu mantık var: Biz toplanınca elimize ne geçecek? Aslında elimize çok şey geçecek. Bizi imanımız şayet buraya getirmiyorsa ilk önce kendimizi sorgulamamız lazım. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Tepkimizin geniş anlamda burada verilmesi gerekiyor ki buradan alınan cesaretle o coğrafyada yaşayan kardeşlerimiz daha bir cesaretle hareket edebilsinler. Bizler bu güveni aşılamak için buradayız.” dedi.

"Bu zulüm, insanlık namına yazılmış kara leke olarak tarihe geçiyor"

ÇÜ İlahiyat Fakültesi son sınıf öğrencisi Tahir ise, yaşanan vahşetin insanlık tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Tahir “Söylenecek sözlerin tükendiği noktadayız. Son 2 yıldır yaşanan bu soykırım ve bu zulüm, insanlık namına yazılmış kara leke olarak tarihe geçiyor. İnsanlar bu duruma gün be gün şahitlik etmesine rağmen kimse kalkıp da bu savaşı durdurmak adına harekete geçmiyor. Bizlerin belki de eline silah alıp şu an oraya gitme imkânı yok. Elimizden bayrakları sallayıp slogan atmak geliyor. Bu gerekiyorsa bunu da yaparız. Elimiz silah tutuyor ve imkânlar varsa kapılar açılırsa biz gerekirse onu da yaparız. Şu anda bu soykırımı durdurmak adına yapabileceklerimiz bunlar ise biz bunları yapmaya gayret ediyoruz. Allah zaferi görmeyi bizlere nasip etsin.” diye konuştu.

"Boykot, İslami bir meseleden ziyade insani bir meseledir"

Tahir, boykot çağrısında da bulunarak “Boykot, İslami bir meseleden ziyade insani bir meseledir. Biz Müslümanlar olarak boykota elbette dikkat ediyoruz, ancak bazı gayrimüslimler bu konuda hassasiyetlerini korumalarına rağmen, bir takım Müslümanım diye geçinen şahıslar en azından Müslüman olanlar bu konuda gayrimüslimler kadar hassasiyet göstermeyebiliyorlar. Bu durum bizi incitiyor açıkçası. Gayrimüslimler boykot yaptığı halde Müslüman kitlelerin boykota destek olmaması inciten ve üzen bir durum. Belki kendi yakınına böyle bir durum yapılsa ve bir başkası onlara destek olsa tahammül edemeyecek. ‘Benim içmemle mi olacak, alt tarafı bir sakız, kahve ne olacak’ deyip bu şekilde önemsiz bir şeymiş gibi görülüyor. 1 lira değil 1 kuruş dahi onlara gitmemeli diye gayret etmeliyiz hep birlikte. Gayrimüslimler bile bu konuda hassasiyet gösterirken, Müslüman'ım diye geçinenlerin bu konudaki hassasiyetleri ümmetçe bizi yaralıyor ve istikbale yönelik bu zaferin gelmesine engel oluyor ve geciktiriyorlar. Son olarak; zafer yakındır, muhakkaktır. Biz bunu ümit ediyoruz. Rabbim bu zaferi bize görmeyi ve bu zafere giden yolda bizim elimizle mücadele edebilmeyi nasip etsin.” dedi. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —