10488,06%-2,25
41,26% 0,06
48,44% 0,19
4800,55% 0,96
7743,88% 1,04
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2026-2028 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı açıkladı.
OVP'nin bu yıl da Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığının müşterek çalışmasıyla, kamu kurum ve kuruluşların katkılarıyla hazırlandığını belirten Yılmaz, ekonomi programının başarıyla uygulanmakta olduğunu söyledi.
Yılmaz, "Geçtiğimiz yıl eylül ayında uygulamaya koyduğumuz OVP’den bu yana küresel pek çok gelişme yaşanmış, ticaret politikalardaki belirsizlikler tarihi zirveyi görmüş, dünya genelinde büyüme görünümü baskılanmıştır. Pek çok hadiseye rağmen temel makroekonomik politika yaklaşımımız kararlılıkla sürdürülmüş, sürdürülebilir büyüme hedeflerimizden sapma olmamıştır." dedi.
Haziran 2024’ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girildiğini ifaden eden Yılmaz, "Dezenflasyon süreci kararlılıkla sürdürülmüş enflasyon oranı toplamda 42.5 puanlık önemli bir gerileme kaydetmiştir. Eylül ayı ve yılın geri kalanında dezenflasyon sürecinin kesintisiz bir şekilde devam etmesini bekliyoruz. Dünya genelinde enflasyonla mücadele politikalarının devamı ile görece sıkı seyreden finansal koşullar, zayıf seyreden dış talep, artan jeopolitik gerilimlerle Türkiye ekonomisi dayanıklı görünümünü korumaktadır. Ekonomimiz 2024 yılı genelinde dezenflasyon sürecine uyumlu şekilde dengeli şekilde yüzde 3.3 oranında büyüme kaydetmiş, 15 yıl boyunca kesintisiz büyümesini sürdürmüştür." diye konuştu.
Cari işlemler açığı geriledi
Yılmaz, "Fiyat istikrarı yolunda önemli mesafe katedilirken büyüme performansımız enflasyonist baskı oluşturmayan bir yapıda sürdürülmüş, ekonomide çıktı açığı negatif yönde kalarak ekonominin ısınmasına müsaade edilmemiştir. 2023 yılı Mayıs ayında cari işlemleri açığı 59.7 milyar dolara, milli gelire oranlar yüzde 6.9’a yükseldikten sonra uyguladığımız ekonomi programı sayesinde bu alanda kayda değer bir iyileşme sağlanmıştır. 2024 yılı haziran ayında cari işlemler açığı 20.2 milyar dolara gerileyerek milli gelirin yüzde 1.7’sine düşmüştür." diye ekledi.
Olumlu seyrin 2025 yılına da taşındığı, cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 1.3’e kadar düştüğünü hatırlatan Yılmaz, hem tarihsel ortalamaların hem de geçmiş yıl seviyelerinin altına inen bir cari işlemler açığının kaydedildiğini belirtti.
Yılmaz, "Uyguladığımız program çerçevesinde TL’ye güven artmış bu sayede KKM hesapları yabancı para mevduatlara dönüşmeden, kur baskısı oluşturmadan sağlıklı şekilde neticelendirilmiştir. TL mevduatlarımızın toplam mevduat içindeki payın yüzde 31.6 seviyesinden bugün yüzde 60.7 seviyesine çıkması önemlidir. Bu dönemde KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 26.2’den yüzde 1.7’ye kadar gerilemiştir." dedi.
Risk primi geriledi!
Son iki yılda sürdürdüğümüz politikalar neticesinde uluslararası rezervlerin önemli tutarda artarak tarihi yüksek seviyelere çıktığını aktaran Yılmaz, "Bu dönemde brüt rezervlerimiz yaklaşık 80 milyar dolar artmıştır. Rezervlerimiz ağustos ayı sonunda 178.4 milyar dolar seviyesine ulaşarak dış şoklara karşı ekonominin dayanıklılığını artıran önemli göstergelerden biri haline gelmiştir. Risk priminde gerileme görüyoruz 700’lü seviyelerden 5 Eylül itibarıyla 270 seviyesinin de altına gerileyen bir ülke risk primi söz konusudur." diye belirtti.
Yılmaz, enflasyonda kesintisiz düşüş, cari açıkta iyileşme, TL'ye artan güven, tarihi yüksek rezervler, gerileyen risk primi ve depremin etkisine rağmen bütçe görünümüyle ekonomi politikalarının kalıcı sonuçlar üretmeye başladığının net bir şekilde görüldüğünü kaydetti.
Kişi başına 17 bin doları aşan bir milli gelir
İlk defa 1.5 trilyon doları aşan milli gelir büyüklüğüne sahip olacaklarını kaydeden Yılmaz, "Kişi başına 17 bin doları aşan bir milli gelirimiz söz konusu. Dünya Bankası’nca yapılan sınıflandırmalara göre yüksek gelir grubuna adını yazdıran bir Türkiye’ye ulaşmış olacağız. Gelecek yıl bu rakamları tabi ki kesinleşmiş bir şekilde görmüş olacağız. Ülkemiz 2025 yılı sonu itibarıyla dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın 6’ncı ülkesi konumunda olacak. 2002 yılında 239 milyar dolar hacme ve kişi başı 3616 dolar gelire sahip bir ülkeden bugün ulaştığımız bu rakamlar milletimizin azmini ve kararlılığını da göstermektedir. Bir husus da yaklaşık yarım arası süren terör tehdidinin sona ermesiyle ilgili attığımız adımlar ekonomik istikrarımıza önemli katkılar sunacaktır." dedi.
Türkiye ekonomisinin son dönemde elde ettiği kazanımları paylaşmaya çalıştım. Enflasyonda sağlanan kalıcı düşüş, mali disiplinin kararlılıkla sağlanması geldiğimiz bu noktayı destekleyen temel unsurlar olmuştur.
Küresel görünümde ülkeyi yakından ilgilendiren başlığın emtia fiyatları olduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti:
"Enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan sert dalgalanmalar küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturmuş enerji ithalatçısı konumundaki ülkeleri dolayısıyla Türkiye’yi doğrudan etkilemiştir. 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte enerji fiyatlarında sert bir artış yaşanmış bu gelişme küresel enflasyonist baskıların en temel kaynaklarından biri olmuştur.
IMF projeksiyonlarına göre 2025 ve 2026 döneminde enerji ve temel emtia kalemlerinde yatay bir seyir beklenmektedir. Ilımlı seyir ülkemiz açısından pozitif bir dışsal koşul sunmaktadır.
Enflasyonla mücadelemizi desteklemekte cari işlemler dengesini iyileştirmektedir. 2026-2028 dönemini kapsayan OVP’yi oluştururken ekonomik hedeflerimizi gerçekçi varsayımlar ve sağlam temeller üzerinde inşa ettik. Söz konusu küresel ve bölgesel gelişmeleri dikkate alarak hazırladığımız OVP hedeflerimize geçiyoruz."
Büyüme hedefleri
2024 yılında yüzde 3.3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin 2025’te aynı düzeyde kalmasını öngördüklerini aktaran Yılmaz, "2026 yılında büyümenin yüzde 3.8’e, 2027 yılında yüzde 4.3’e, 2028’de yüzde 5’e ulaşmasını bekliyoruz. Tüketimi sağlıklı bir seviyede seyrederken katma diğeri yüksek bir ekonomiyi inşa etmeyi, kalıcı sürdürülebilir büyümeyi sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye ekonomisi önümüzdeki üç yıllık dönemde güçlenen potansiyeli ile hep fiyat istikrarını sağlayacak hem istikrarlı bir şekilde büyümeye devam edecektir." ifadelerini kullandı.
İstihdam hedefi
Yılmaz, işsizlik oranlarına ilişkin hedefleri hakkında, "İşsizlik oranını 2025’te yüzde 8.5’e, 2026 yılında yüzde 8.4’e, 2027 yılında ise 8.2’ye gerilemesini öngörüyoruz. 2028 yılında tarihimizde ilk defa işsizlik oranının yüzde 8’in altına inmesini hedefliyoruz." dedi.
Enflasyon hedefi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon hedefleri hakkında da şunları söyledi:
"2025 yılında yüzde 28’5’e, 2026’da yüzde 16’ya , 2027 yılında yüzde 9’a, 2028 yılında ise yüzde 8 seviyelerine gerileyerek program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz.
Tek haneli enflasyon hedefimize yönelik olarak uygulamakta olduğumuz sıkı ve koordineli programın aynı disiplinle sürdürüleceğinin altını çizmek isterim. "
Yılmaz, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
"2025 yılında programda cari işlemler açığımızın yüzde 2 civarında olacağını tahmin etmiştik, gerçekleşme tahminimiz şu anda yüzde 1.4 seviyesini göstermektedir. 2026 ve 2027 yıllarında cari işlemler açığının milli gelire oranlar sırasıyla yüzde 1.3 ve yüzde 1.2 hedefine gerilemesi beklenmektedir. 2028 yılı itibarıyla bu oranın yüzde 1 düzeyine kadar inmesi öngörülmektedir.
2026-28 yıllarını kapsayan OVP’de hızlı bir mali konsolidasyon gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Afet sonrası devam eden ihtiyaçlar süratle karşılanmaya devam ederken sosyal güvenlik harcamalarına varıncaya kadar ilave tedbirlerin etkisiyle mali duruşu daha sıkı hale getirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığının milli gelire oranı 2025 yılında yüzde 3.6, 2026 yılında yüzde 3.5, dönem sonunda ise yüzde 3’ün altında öngörülmektedir.
Kritik bir eşiği aşacağız bu yıl. Yüksek gelirli ülkeler ligine yol atacağız, orta gelir tuzağından çıkıyoruz. Bu niteliksel bir değişim de gerektiriyor. Her alanda demokratik standartlarımızdan kurumlarımızın işleyişine bütün alanlarda yeni politikalarla ülkemizi farklı seviyeye taşımak durumundayız.
Ar-Ge ve yenilikçi ekosistemimizi güçlendirmeyi, sürdürülebilir büyümemizi tesis edecek şekilde her zamankinden de fazla önceliklendiriyoruz. Yapay zeka, biyoteknoloji, uzay teknoloji, savunma sanayii gibi stratejik alanlarda özel sektör yatırımlarını destekleyici mekanizmaları güçlendiriyoruz.
Enerjide bu yıl önemli bir kanuni düzenlemeyi Meclis’imiz kabul etti. En kritik başlıklarımızdan biri enerji olmaya devam edecektir. Dış bağımlılığımızı azaltmayı, makro dengelerimize katkı sunmayı, sanayimizin rekabet gücüne katkı sunmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönemde istihdam politikalarımız dört temel öncelik etrafında şekillenecektir. Güvenceli esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, iş gücüne katılım oranının güçlü şekilde artırılması, beceri uyumunun güçlendirilmesi, atıl iş gücünün üretken istihdama yönlendirilmesi.
Uzaktan, hibrit ve proje bazlı çalışma modelleri net tanımlara kavuşturularak sosyal taraflarla istişare içinde düzenlenecektir. Kadınlar, gençler ve engelliler başta olmak üzere iş gücüne katılımda güçlük yaşayan bireyler için hedefli programlar devreye alınacaktır." (İLKHA)