9102,02%-1,02
39,56% 0,12
45,52% 0,39
4281,27% 0,02
6910,88% -0,44
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM'de yaptığı basın toplantısında; Kürt toplumunda sembol şahsiyetlere yönelik hakaretler, faize dayalı ekonomi sistemi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan kuraklık ile hafta sonu gerçekleştirilen LGS ve yaklaşan YKS hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Sembol şahsiyetlerin aşağılanması kabul edilemez!”
Son süreçte silahın bırakılması konusunda muhatap alınan kişilerin kendileri için oluşturulan alanı istismar ederek Kürt toplumunun inanç ve kültür değerlerine zarar verdiğine vurgu yapan Demir, “Halkın inanç ve kültür değerlerine savaş açan, ırkçı ve asimilasyoncu politikalarla yıllarca kardeş gibi yaşayan toplumu kutuplaştıran, bir kısmını ötekileştiren ve aşağılayan baskıcı rejime karşı, dönemin argümanlarıyla karşı duran ve Kürt hissiyatında önemli yere sahip olan isimlere yönelik aşağılayıcı ifadelerin kullanılması, sembol şahsiyetleri değil sadece sözü söyleyeni alçaltır. Yıllarca bedel ödemiş aileleri, batıdan devşirilmiş sözcükler kullanarak ihanetle beraber zikretmek, kendi yüzüne ayna tutmamayı, çeyrek asırdır yaşananlar karşısında kamuoyunu kör ve sağır olarak görmeyi ifade eder sadece. Silahlı vesayetin sona ermesi, toplumun her kesiminin beklentisidir ve bu durum heyecanla karşılanmaktadır. Ancak açılan alan ile silah sonrası dönemde, özellikle Kürt toplumunu kültürel yozlaşmaya tabi tutma, inanç ve tarih değerlerinden uzaklaştırma amaçlı projelerin devreye sokulmak istendiği dikkat çekmektedir. Aile yapısının tahrip edilmesi, sembol tarihî şahsiyetlerin yerine güç odaklarına hizmet etmeyi önceleyen kişilerin öne çıkarılması, yeniden tesis edilmeye çalışılan kardeşlik ikliminin faal ve görünür olmasını engelleyecektir. Sorunun çözümü, yeni lider kültlerinin oluşturulmasında değildir. Kemalizm’in Türkçesinden sonra Kürtçesinin alana sürülmesi, doksan yıllık huzursuzluğun şekil değiştirerek devam etmesine neden olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Kürt meselesi adalet temelinde çözülmelidir”
Kürt meselesinin bir örgütün silahsızlandırılmasıyla sınırlandırılmaması gerektiğini ifade eden Demir, konunun özüne inilerek adalet temelinde bir çözümün kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, “Kürt meselesi, 'Terörsüz Türkiye' sürecinden ayrı tutularak herhangi bir ön şarta bağlanmadan adalet temelinde çözülmelidir. Sorunun bir daha nüksetmemesi için başta anayasal düzenlemeler olmak üzere atılacak adımlar belirlenmeli ve harekete geçilmelidir.” diye ekledi.
“Bu düzenin kaybedeni millet, kazananı faiz lobileridir”
Faize dayalı ekonomi sisteminin sömürü düzeninin bir sonucu olduğunu belirten Demir, “2024’te iç borç ödemeleri içinde faizin payı yüzde 57,3 iken, 2025’in ilk çeyreğinde bu oran rekor seviye olan yüzde 74,7’ye yükselmiştir. Devlet, bu dönemde 117 milyar TL anapara öderken, 346,4 milyar TL faiz ödemiştir. Bu durum, faizin anaparaya oranla neredeyse üç katına çıktığını ve her dört liralık borç ödemesinin üçünün faizcilere gittiğini göstermektedir. Bu tablo, faize dayalı ekonomi sisteminin, millete dayattığı sömürü düzeninin hazin bir sonucudur. Uygulanan ekonomi politikaları faizleri düşürmek bir yana, artırmış ve kamu bütçesini faiz kıskacına mahkûm etmiştir. 'Rasyonelleşme' adıyla yürürlüğe konulan yeni politikalar da borç-faiz döngüsünü kırmak yerine daha da derinleştirmiştir. Bu düzenin kaybedeni millet, kazananı faiz lobileridir. HÜDA PAR olarak; üretime, adil paylaşıma ve kamunun kaynaklarını faize değil, toplumsal refaha ayıran faizsiz bir finans sistemini savunuyoruz. Türkiye’nin ekonomik olarak gelişmesi faizle değil, faizi tamamen terk etmekle mümkündür.” ifadelerini kullandı.
“Güneydoğu Anadolu Bölgesi “Afet Bölgesi” ilan edilmelidir”
Hem tarım hem de hayvancılıkla geçinen vatandaşların büyük bir ekonomik zararla karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Demir, “2025 yılı itibarıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi, çok ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Batman ve Şanlıurfa illerinde yağışlar mevsim normallerinin çok altında kalmış; bu durum, bölgedeki tarımı ve hayvancılığı derinden etkilemiştir. Bu illerde buğday, arpa ve mercimek gibi temel tarım ürünlerinin gelişimi neredeyse durmuş, birçok köyde tarlalardaki ekinler başak bile verememiştir. Ekinlerin boyu yalnızca 10-15 santimetreye kadar ulaşabilmiş, bu nedenle biçerdöverlerle hasat yapılamamış ve ürünler tarlada kuruyarak hayvan yemi olarak bırakılmıştır. Zaten yüksek olan tarımsal üretim maliyetleri nedeniyle çiftçiler, mazot, gübre ve tohum gibi girdileri borçla temin etmişti. Ancak ürün alamadıkları için borçlarını da ödeyemez duruma düşmüşlerdir. Birçok aile geçimini sürdüremez hale gelmiştir. Kuraklığın sadece bu yılla sınırlı kalmayacağı, toprağın verimliliğini önümüzdeki yıllarda da düşüreceği, konunun uzmanları tarafından dile getirilmektedir. Bu tablo, bölgede hem tarım hem de hayvancılıkla geçinen kesimlerin büyük bir ekonomik zararla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu illerin 'Afet Bölgesi' ilan edilmesi, yaşanan afetin etkilerinin azaltılması açısından hayati önemdedir. Böyle bir ilanla birlikte çiftçilere borç ertelemesi sağlanabilecek, hibe destekleri verilebilecek, yem yardımı yapılabilecek ve sulama yatırımları hızlandırılabilecektir.” dedi.
“Sınava girecek olan gençlerimize başarılar diliyoruz”
Açıklamasının devamında hafta sonu sınava girecek olan öğrencilere başarı dileklerinde bulunan Demir, “Hayat, imtihan serüveniyle devam eden bir hakikattir. Uzun bir maratondan sonra sınava girecek olan öğrencilerimizi de telaşlı bir heyecan sarmış durumda. 15 Haziran Pazar günü gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sistemi kapsamındaki merkezi sınava toplamda 1 milyonu aşkın öğrenci katıldı. 21-22 Haziran’da yapılacak olan YKS oturumlarına da 2 milyon 560 bin civarında öğrencimizin katılması bekleniyor. Yoğun bir tempoda geçen sınav hazırlıklarında, özellikle ebeveynlerin destek ve fedakârlıkları göz ardı edilemez. Sınava katılacak çocuklarının her şeyden daha kıymetli olduğunu ve olumsuz sonuçları çok da problem etmemeleri gerektiğini bilmelidirler. 'İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.' ilahi fermanı bizim için bir referans ve projeksiyondur. Bu uzun maratonda, özellikle öğrencilere desteklerini esirgemeyen öğretmen ve idarecilerimize de teşekkür ederiz. Sınav öncesi, sınav esnası ve sınavdan sonra öğrencilerimizin dikkat etmeleri gereken hususlarda, özellikle rehber öğretmen ve uzman isimleri dinlemelerini tavsiye ederiz. Sınava girecek olan gençlerimize başarılar diler, hayırlı evlatlar olarak yetişmelerini temenni ederiz.” şeklinde konuştu. (İLKHA)