Yapıcıoğlu, mesajının başında, İslam’ın büyük şiarlarından biri olan Kurban Bayramı’na ulaştıkları için Allah’a hamd ederek, bu mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Bayramın, İslam ümmetinin ağır imtihanlardan geçtiği bir döneme denk geldiğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, Gazze’de 20 aydır devam eden soykırıma değindi. Yapıcıoğlu, özellikle İslam ülkelerinin yöneticilerini ve insanlıktan yana olan herkesi bu konuda sorumluluk almaya çağırdı.
Yapıcıoğlu mesajında, aile kurumunun ve genç nesillerin sapkın akımların tehdidi ile karşı karşıya olduğunu belirterek “İnancımızı ve değerlerimizi hedef alan ifsat şebekelerine karşı gelecek nesillerimizi muhafaza etmek için gerekli tedbirleri almak hepimizin ortak sorumluluğudur.” dedi.
Yapıcıoğlu, “Hak ve adaleti yeniden hâkim kılmalı; bu değerler etrafında kardeşliğimizi yeniden güçlendirmeliyiz.” diyerek iç barışın önemine dikkat çekti. Farklılıkları değil ortak yönleri öne çıkararak iç cepheyi tahkim etmenin önemine vurgu yapan Yapıcıoğlu, bu yaklaşımın Türkiye’yi İslam ümmetinin umudu ve öncüsü hâline getireceğini ifade etti.
Yapıcıoğlu’nun Kurban Bayramı mesajının tam hali şöyle:
"Bismillahirrahmanirrahim
Bizleri İslam’ın en büyük şiarlarından biri olan Kurban Bayramı’na ulaştıran Yüce Rabbimize hamd olsun. Hac ve kurban ibadetleriyle Rabbimizin rızasına yaklaşma fırsatı olan bu mübarek günlerin, hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Ne yazık ki bu bayramı da İslam ümmetinin ağır imtihanlarla sınandığı bir dönemde idrak ediyoruz. Yirmi aydır Gazze kan ağlıyor. Tarihte eşine az rastlanan bir soykırım işleniyor. Masum insanlar dünyanın gözleri önünde hunharca katlediliyor. Sağ kalanlar ise açlık, susuzluk ve ilaçsızlıkla mücadele ediyor. Evleri yıkılanlar sığındıkları çadırlarda diri diri yakılıyor. İnsanlığın vicdanı, şimdiye kadar bu ateşi söndürecek güçlü bir irade ortaya koyamadı maalesef. Âlem-i İslam ise kahreden bir sessizlik içinde. Bunca zulüm ve vahşet yetmedi mi? Artık bir çare bulmak zorundayız; aksi takdirde, bu vebalin altından kalkamayız.
Bölgemizde barış ve huzurun tesis edilmesinin önündeki en büyük engelin, dünya barışına ve insanî değerlere yönelmiş en büyük tehdidin küresel siyonizm olduğu iyice görülüp anlaşılmıştır. Zira bu insanlık düşmanları bütün insanî değerlere saldırıyor; sadece Gazzeli masumları değil, insanlığı katlediyor. Siyonist olmayan Yahudiler dâhil bütün insanlığın başına bela olan siyonizme karşı siyasî, iktisadî ve askerî bakımdan güçlü bir iş birliği gereklidir. Bu konuda İslam ülkelerinin yöneticileri başta olmak üzere insanlıktan yana olan herkesin sorumluluk alması gerekir.
Bu bağlamda Kurban Bayramı’nı sadece bir ibadet zamanı olarak değil, aynı zamanda bir uyanış ve diriliş vesilesi olarak görmeliyiz. Gazze’deki kardeşlerimiz için gücümüzü ve imkânlarımızı seferber etmeliyiz.
Gazze’de bu vahşi soykırım devam ederken ülkemizde ise aile kurumumuz ve genç nesillerimiz, sapkın akımların tehdidi altındadır. İnancımızı ve değerlerimizi hedef alan ifsat şebekelerine karşı gelecek nesillerimizi muhafaza etmek için gerekli tedbirleri almak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Öte yandan terör ve şiddet belasından kurtulmak için güçlü ve kararlı adımlar atarak inancımızın gereği olan hak ve adaleti yeniden hâkim kılmalı; bu değerler etrafında kardeşliğimizi yeniden güçlendirmeliyiz. İç cephemizi tahkim etmenin yolu, farklılıklarımızı değil, ortak yönlerimizi öne çıkarmaktan geçmektedir. Bu yaklaşım, bizleri İslam ümmetinin umudu ve öncüsü haline getirecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ümmetin uyanışına ve silkinişine, mazlumların kurtuluşuna, haksızlıkların son bulmasına ve insanlığın hidayetine vesile olması temennisiyle tüm kardeşlerimin Kurban Bayramı'nı tebrik ediyorum.
Bayramımız mübarek olsun. Roşané ma bımbarekıb. Cejna me piroz be. İyd mubarek." (İLKHA)
