9170,56%-0,08
39,10% 0,01
44,57% 0,90
4169,00% 0,88
6643,94% -0,16
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Dinç, “Karma eğitim dayatmasından artık vazgeçilmelidir. Ülkemizde karma eğitim uygulaması ne yazık ki darbeci, dayatmacı, tek tipçi bir anlayışın tezahürüdür.” dedi.
“Somut adım atılmazsa, ölen her çocuğun vebali idarecilerin omuzlarındadır”
Gazze’de uluslararası hukukun ayaklar altına alındığını ve soykırımın her geçen gün daha da derinleştiğine değinen Dinç, “Gazze'de açlık var, sürgün var. Orada insanlar ölüm kıskacının altında, yardımlar yeteri kadar ulaşmıyor. Soykırımcıların aslında en büyük amacı Gazze'yi kontrol altında tutmak ve insansızlaştırmaktır. Tabi bunların caniliği ve soykırımı artık tescillendi. Dünyanın gözleri önünde artık soykırımı, vahşeti, insanlığa karşı işledikleri suçları gizlemiyorlar. Ancak bazı bölge ülkelerinin özellikle Filistin'in silahsızlaştırılması ve bunu savunmaları da asla kabul edilecek bir durum değildir. Bu bir utanç vesilesi olup tarihe utanç olarak kaydedilecektir. Gazze’de hayatta kalanlar da açlıkla, sefaletle mücadele ediyorlar. İnsani yardım ulaşmadığı için, ilaç ulaşmadığı için ne tedavi olabiliyorlar ne de kendilerini açlıktan koruyabiliyorlar. Sözden öte bölge ülkeleri, İslam ülkeleri ve insanlık somut adım atmalıdır. Şayet bugün somut adım atılmazsa, bugün Gazze'de ölen her çocuğun, her kadının ve her sivilin vebali bu idarecilerin omuzlarındadır.” şeklinde belitti.
“Karma eğitimin akademik başarıya etkisi nedir?”
Karma eğitimin bilimsel verilerden uzak ideolojik bir dayatma olduğuna dikkatleri çeken Dinç, “Karma eğitim dayatmasından artık vazgeçilmelidir. Ülkemizde karma eğitim uygulaması ne yazık ki darbeci, dayatmacı, tek tipçi bir anlayışın tezahürüdür. Bu anlayış pedagojik bir yaklaşımdan öte ideolojik bir dayatmayla yürütülüyor. Bu zihniyet, karma eğitimle halkımızı inancından, kültüründen ve kimliğinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Karma eğitim; neslimizi asimile etme, yozlaştırma amacına hizmet etmektedir. Oysaki eğitim politikaları ideolojik değil, pedagojik olmalı, bilimsel verilere dayanmalı, toplumsal gerçeklikle uyumlu hale getirilmelidir. Karma eğitimin akademik başarıya etkisi nedir, öğrenci motivasyonuna performansına etkisi nedir? Davranışsal gelişim, cinsiyet rolleri, kimlik inşasının pedagojik uygunluğu araştırılmalıdır. Cinsiyet farklılıklarına bağlı olarak gençlerin algıları nasıl işliyor bunların araştırılması gerekiyor. Biz bundan bahsedince birileri hemen çıkıyor ‘laiklik elden gidiyor’ diyorlar. Bunun laiklikle bir alakası yok.” ifadelerini kullandı.
“Eğitim sistemi bir ideolojik dayatmadan öte pedagojik gelişimler göz önünde bulundurularak sürdürülmelidir”
Dünyadaki tek cinsiyetli okullara ilişkin verilerden örnekler paylaşan Dinç, şöyle devam etti:
“İngiltere'deki Manchester Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmadan bahsediyorum. Tek cinsiyetli, erkeklerin okuduğu okullarda, başarı oranı yüzde 68 iken, karma eğitimde okuyan erkeklerin başarı oranı yüzde 33’tür. Bir bilimsel veriden bahsediyoruz ve buna göre bir değerlendirmede bulunuyoruz. Bu konuda ABD'de 2000 yılında tek cinsiyetli eğitim gören 4 okul bulunmaktaydı. 2011 ve 2022 yıllarındaysa bu sayı 506'ya yükselmiştir. Yani 506 okul artık tek cinsiyetli eğitim sistemine geçmiştir. Bu okullarda 116’sı yalnızca kız veya erkek öğrencilerle eğitim verirken, 309 okul ise karma okul yapısında sınıflar tek cinsiyetli olarak ayrılmıştır. Avustralya Eğitim Bürosunun verilerine göre; Sidney Liselerinde yüzde 12'si tek cinsiyetli bir eğitim sistemiyle uygulamaya geçiyorlar. Aynı şekilde İngiltere'de şu an 400'den fazla okul tek cinsiyetli eğitim sistemiyle uygulamalarına devam ediyorlar. Danimarka, karma eğitim uygulamasından vazgeçti. Bunları örnek vermemizin sebebi, Kemalist zihniyetin yüzünü Batı'ya çevirmesi, sürekli bize Batı'dan örnek veriyor olmasıdır. Biz de Batı’dan örneklerle aslında bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bunlar, objektif bir şekilde bilimsel verilerle değerlendirilmeli ve bunun üzerine bir eğitim sistemi geliştirilmeli. Yani geliştirilen eğitim sisteminin; toplumun dinine ve kültürel yönelimlerine aykırı olmaması, inanç değerleriyle barışık olması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin'i açıklamasından dolayı tebrik ediyor, memnuniyetle karşılıyoruz. Eğitim sistemimiz; inancımıza, değerlerimize ve kültürümüze uyumlu hale getirilmelidir. Eğitim sistemi bir ideolojik dayatmadan öte, pedagojik gelişimler göz önünde bulundurularak sürdürülmelidir.”
“Reyting uğruna tüm değerlerimiz feda ediliyor”
Gündüz kuşağı programlarıyla milletin değerleriyle örtüşmeyen yayınlar yapan ATV’ye tepki gösteren Dinç, “Bu kanal kime çalışıyor, kime hizmet ediyor, hangi toplum mühendisleri tarafından yönlendiriliyor, hangi zihniyetin temsilcisidir, gerçekten anlamış değiliz. Çünkü bu kanalda evli bir kadın bu ekrana çıkarılıyor ve başka bir erkekle olan çarpık ilişkileri normalmiş gibi anlatılmaya çalışılıyor. Bu yayını yaparken topluma hangi faydayı sağlıyor, hangi amacı güdüyor, gerçekten bunları sormak gerekiyor. Siz bu çarpık ilişkileri ekrana getirirken, toplumun ar damarlarını mı çatlatmaya çalışıyorsunuz, iffet ve hayâyı ayaklar altına almaya mı çalışıyorsunuz? Bu yayınların, öyle masum olduğuna inanmıyoruz. Bilinçli bir şekilde toplum mühendisleri tarafından neslimiz hedef alınıyor, aile kurumumuz hedef alınıyor, toplumsal olarak yozlaştırılmak için bu yayınlar yapılıyor. Reyting uğruna tüm değerlerimiz feda ediliyor. Bunların kabul edilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Bu yönden yöneticilere ve özellikle ATV'nin başındaki yetkililere çağrıda bulunuyoruz: Toplumun değerlerini ve ar damarını ayaklar altına alan bu yayınlara dur denilmesi gerekiyor. Bu kanallar sadece şu anki neslimizi değil, geleceğimizi de zehirlediğinin bilinmesi gerekir.” dedi.
“Faiz sistemi; üretimi yok ediyor, istihdamı yok ediyor”
Faiz yükseltmenin ekonomide çözüm olmadığı ve adil bir ekonomi sistemin inşa edilmesi gerektiğini ifade eden Dinç, “Faiz sistemi öyle bir sistemdir ki toplumun ilerlemesi, ekonomik olarak gelişmesini sağlayan tüm etmenlere zarar veriyor. Bir ülke ekonomisinin kalkınmasının en önemli etkenlerinden biri üretimdir, istihdamdır, ihracattır, yatırımdır. Faiz düzeni bu dört sacayağına darbe indiriyor. Faiz sistemi; üretimi, istihdamı, yatırımı ve ihracatı yok ediyor.” şeklinde konuştu.
“Faize dayalı ekonomik sistemin toplumu getirdiği durum budur”
TÜİK, Mart 2025'te işsizlik oranını yüzde 7,9 olarak açıkladığını ancak bu istatistiğin sahadaki gerçeklikle örtüşmediğini belirten Dinç, şöyle devam etti:
“Tabii bu oran sahadaki gerçeklikle asla uyum sağlamıyor. Sağlık Bakanlığı Ordu’da 67 temizlik işçisini almak için bir kadro açıkladı. Kaç kişi başvurmuş? 27 bin kişi ve bu başvuran gençlerin çoğunun da üniversite mezunu olduğu iddia ediliyor. Bakın Bayburt'ta Sağlık Bakanlığı üç temizlik işçisi alınacağına dair duyuru yapıyor. Kaç kişi başvurmuş? 3 bin 522 kişi. Siirt'te 26 kişi için duyuru yapılıyor, 22 bin 661 kişi başvuruyor. Isparta'da 3 kişilik bir kadro açılıyor ve buna başvuranların sayısı toplamda 8 bin 204 kişi. Yani bunun doğusu batısı yok. Ülkenin dört bir yanında aynı durum söz konusu... Gençler, devlet kapısında bir çıkış arıyor. Orada asgari ücretle gerekirse temizlikçi olarak çalışmak istiyor. Faize dayalı ekonomik sistemin toplumu getirdiği durum budur. Çünkü faize yatırılan paralar, oraya gidenler üretime, istihdama, ihracata, yatırıma darbe indiriyor ve olan bizim evlatlarımıza oluyor. Bundan dolayı diyoruz: Faize dayalı, borca dayalı, dışa bağımlılığa dayalı bu sistem terk edilmeli. Üretimi, istihdamı, sosyal adaleti, toplumsal refahı, yerli, insan merkezli ve hakça paylaşımlı bir ekonomik sisteme geçilmelidir.”
“RTÜK, yerel yayın yapan TV’lere indirim yapmalıdır”
Yerel medyanın sorunlarla boğuştuğu ifade eden Dinç, halkın bilgilendirilmesinde yerel medyanın büyük bir öneme sahip olduğuna değindi.
Dinç, yüksek maliyetler ve devlet desteklerinin adil dağıtılmamasından dolayı yerel medya kuruluşlarının ayakta kalmasının zorlaştığını belirtti.
Dinç, “Bu sorunların çözümü için somut adımların atılması gerekmektedir. Basın İlan Kurumu, ilan gelirleri performans temelli kriterlere, siyasi ve ideolojik ayrım yapmadan tüm yerel medya kuruluşlarına adil olarak dağıtılmalıdır. Bununla birlikte resmi ilan desteği hem TV’leri hem de radyoları kapsayacak şekilde herkesi içine almalıdır, sadece bir kesimi değil. RTÜK, yerel yayın yapan TV’lere indirim yapmalıdır. Dijital dönüşüm için devlet desteği artırılmalı. Altyapı, sosyal medya yönetimi ve arama motoru optimizasyonu gibi alanlarda eğitim ve teknik destekler verilmelidir. Kamu kurumları ve özel sektör yerel medya reklam desteğini artırmalı, yerel medya reklam pastasından daha adil bir pay almalıdır.” dedi.
Basın mensuplarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini de ifade eden Dinç, yerel medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin basın kartı işlemlerinin de hızlandırılması gerektiğini belirtti. (İLKHA)