9277,01%2,98
39,12% -0,12
44,59% -0,61
4219,95% -0,99
6703,26% -0,16
Yerel kaynaklara göre, işgal güçlerinin yoğun koruması altında gruplar halinde Harem-i Şerif'e giren Yahudiler, Aksa'nın avlularında provokatif turlar attı.
Yahudilerden bazıları, El-Esbat, Hıtta ve El-Melik Faysal kapılarında sözde "Şavuot Bayramı" münasebetiyle Talmudî ritüeller ve danslarla Müslümanların kutsal değerlerini alenen hedef aldı.
Bu baskın sırasında siyonist polis, Aksa'ya girmek isteyen Müslümanlara yönelik ağır kısıtlamalar uygularken, Eski Şehir çevresinde sıkı güvenlik önlemleri aldı.
Kudüs'e yönelik sistematik tehdit
2003 yılından bu yana haftanın beş günü sürdürülen Aksa baskınları, son on yılda tehlikeli bir dönüşüme uğradı.
Önceleri "sessizce dua" ile başlayan bu saldırılar, bugün açıkça Talmudî ayinlerin icrasına, siyonist bayrağın dalgalandırılmasına ve Harem-i Şerif'in Yahudileştirilmesine yönelik doğrudan girişimlere dönüştü.
Sözde "Heykel Dağı"nı yeniden inşa etmeyi amaçlayan "Tapınak Grupları", son yıllarda ibadet eşyaları, dini giysiler ve kitaplar sokmakla yetinmeyip şimdi de Tevrat tomarları, şamdanlar, metal borular (şofar), hatta kurban sunakları ve hayvanları Aksa'ya sokma girişimlerinde bulunuyor. Bu adımlar, Mescid-i Aksa'nın İslamî kimliğini hedef alan açık bir meydan okuma olarak değerlendiriliyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksa kuşatma altında
7 Ekim 2023'te başlayan Gazze soykırımıyla eş zamanlı olarak Kudüs'te de sistematik bir asimilasyon ve baskı politikası yürütülüyor. Kudüslü Filistinlilere yönelik baskılar artarken, kutsal mekanlar sürekli bir tehdit altında tutuluyor.
Filistinli yetkililer ve sivil toplum kuruluşları, uluslararası camiaya Kudüs'teki tehlikeli gelişmelere karşı seslerini yükseltmeleri çağrısında bulunuyor. Ancak şu ana kadar etkili bir adım atılabilmiş değil.
Mescid-i Aksa, yalnızca Kudüslülerin değil, tüm İslam ümmetinin ortak mirasıdır. Bu kutsal mekânın statüsüne yönelik her saldırı, topyekûn bir dini ve kültürel provokasyon anlamına geliyor. (İLKHA)