9668,36%1,33
38,81% 0,36
43,29% -0,25
3996,59% -0,90
6506,72% 0,56
"Diyalog, Dayanışma ve Kalkınma" sloganıyla düzenlenen 34. Arap Birliği Zirvesi dün Irak’ın başkenti Bağdat’ta, başta Gazze’de işgal ordusuknun sürdürdüğü soykırım olmak üzere bölgedeki artan krizlerin gölgesinde sona erdi. Zirvede Suriye ve Sudan krizleri gibi diğer dosyalar da ele alındı.
Zirve sonunda yayımlanan geleneksel kapanış bildirisi, Gazze Şeridi’ne yönelik işgal saldırılarının durdurulması ve bölgeye acil insani yardım ulaştırılması çağrısını yineledi. Ayrıca, Filistin halkının topraklarından zorla göç ettirilmesine karşı 'kesin bir red' vurgusu tekrarlandı. Ancak bu talepleri somut bir şekilde uygulamaya yönelik herhangi bir eylem planından söz edilmedi.
"Yenilikten yoksun bir zirve"
Ürdünlü yazar ve siyasi analist Hazem Iyad, “Kudüs Press”e yaptığı açıklamada, "Arap Zirvesi herhangi bir yenilik getirmedi, sonuçlarına güvenilemez; aksine Filistin direnişine itimat etmeliyiz." dedi.
Arap Birliği’nin tutumlarının olayların büyüklüğüyle örtüşmediğini belirten Iyad, Gazze’ye yönelik saldırılar başladığından bu yana üç ayrı Arap zirvesi düzenlenmesine rağmen siyonist işgaline yönelik etkili kararların alınmamış olmasının, “Arap dünyasının zayıf performansını ve Arap Birliği’nin kurumsal yapısının zayıflığını yansıttığını; bu yapının önceliğinin Filistin meselesi veya savaşın durdurulması değil, ABD ile ilişkiler olduğunu” söyledi.
Arap ülkelerinde irade eksikliği
Iyad, Arap ülkelerinin ABD yönetimine baskı yapabilecek kaynaklara ve kapasiteye sahip olduğunu ancak Filistin meselesini öncelikleri arasına yerleştirme konusunda ciddi görünmediklerini ifade etti.
Ürdünlü analist, “(Donald) Trump’ın 13-16 Mayıs tarihleri arasında Orta Doğu’ya yaptığı ziyaret sırasında Gazze konusunda etkili bir Arap tepkisi görülmedi. Bu da gösteriyor ki sorun imkânsızlıkta değil, irade ve siyasi vizyon eksikliğindedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Iyad ayrıca, “Arap dünyasının Filistin direnişine karşı olumsuz bir tutum içinde olduğunu ve israil düşmanına yönelik yaklaşımlarında ciddi çarpıklıklar bulunduğunu” dile getirdi.
Halkları temsil etmeyen bir birlik
Siyasi analist ve İslami hareket aktivisti Zeki Beni İrşid ise, “Arap dünyasında resmi tutumlarla halkın tutumları arasındaki açık fark, gerçek bir demokrasinin olmaması ve halkların, anayasalarında belirtildiği gibi yetki kaynağı olarak kabul edilmemesiyle açıklanabilir.” dedi.
İrşid, bu kopukluğun iç, bölgesel ve uluslararası pek çok konuda kendini gösterdiğine işaret ederek, “Arap Birliği, halkların güvenini yeniden kazanmayı amaçlamıyor çünkü halkları değil rejimleri temsil ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca şunları söyledi: “Arap halklarının önündeki gerçek meydan okuma, siyasi çalışmalardaki bozulmaları düzeltmek, kapsamlı bir siyasi reform arayışını sürdürmek ve gerçek bir alternatif aramaktır.” (İLKHA)