Değerli okurlar, benim küçük yaşlardan itibaren önemini kavrayamasam da sezdiğim aile kavramından bahsedeceğim bu yazımda.
Öğretilmiş olan bilgilerden ziyade biraz da değişen çağ ile birlikte aile dinamiklerine rağmen ailenin öneminden konuşacağız. Keyifli okumalar diliyorum hepinize.
Aile hepimizin bildiği gibi toplumun en küçük çekirdek topluluğudur. Hepimiz okul çağlarımızdan itibaren bunun anlamını biliriz. Ama önemini yıllar geçtikçe anlamaya başlarız. Aile ile olan bağlarımız her birimize özeldir. Çünkü hepimizin yetiştirilme tarzı farklıdır. Varsa kardeşlerimiz abi, abla, anne babamız her birimizin huyu suyu farklıdır ve karakterimiz kendimize özgüdür. Yalnız gerçek olan bir şey var ki, doğduğumuz andan itibaren bizi sarmalayan aile sıcaklığı büyük bir hazinedir. Tabi herkesin bu sıcaklığı aynı olmuyor. Doğumundan itibaren sokağa terk edilen bebekler, evlatlık verilen çocukların da sayısı çok fazla. Ama bu çocuklar da yeterli sevgi ve ilgiyi aldıktan sonra harika ebeveynlere sahip olabiliyorlar.
İstemek, inanmak, geçmişe takılı kalmamak önemli oluyor bu gibi durumlarda. Özellikle yaş alıp olgunlaşınca ve ebeveyn olduktan sonra daha çok anlıyoruz. Ancak affetmekte zorlandığımız bireyler var ise onları da bağışlama yoluna gidebiliriz. Bunun için neler yapabiliriz.
Öncelikle dua etmeyi, meditasyon ve yoga yapmayı deneyin.
Günlük tutabilir, size haksızlık yaptığını düşündüğünüz bir kişiye yazabilirsiniz, duygularınızı yazabilirsiniz. Böylece hayal kırıklığından kurtulmanıza yardımcı olacaktır.
Yardıma ihtiyacınız varsa psikolojik destek alabilirsiniz.
Unutmayınız ki zaman ayırdığınızda affetmeyi öğrenebilirsiniz.
Cümlelerimi Vladimir Nabok 'un sözleriyle bitiriyorum. 'Her şeyin en iyisine sahip olan değil, sahip olduklarının tadını çıkaran mutludur'